24 Mart 2009 Salı

kilisede uyuyan adam....

adamla karisi her zamanki gibi kilisede vaaz dinlemeye
gidiyorlarmis.. ancak adam her seferinde vaazin ortalarina dogru uyuklamaya
baslarmis,o yüzden yerlerine oturmadan önce karisi çantasindan
bir çengelli igne çikartmis, bana bak adam.." demis.. "bugün de yanimda
uyuklarsan su igneyi artik nerene rastgelirse batiricam"
derken kilise toplanmis, vaaz baslamis.
biraz sonra kadin yana dogru basini bir çevirmis, kocasi uyukluyor.. kadin;
"benden günah gitti" diye igneyi çikarirken, papaz; "bu evrenı yaratan
kımdır?" diye sormus. tam o anda kadin igneyi batiriverince adam;
"tanrımmm"
diye bagirmis.. papaz gülümsemis, "adami uyandirdim" diye kadin da
gülümsemis...
vaaz devam etmis.. 5-10 dakika sonra kadin yine basini çevirmis,
adam yine uyukluyor...
bu arada vaaz devam ediyor.. papaz; "allah'in sizi duymasi için
ona söyle seslenmeniz yeter" derken,
kadin yine adama igneyi
batirinca,adam; "ey yuce tanrım!!" diye bagirmis... papaz yine onlara bakip
gülümsemis, vaaz devam etmis... -5-10 dakika sonra kadin kocasina
bakmis,adamin yine uyukladigini görünce;
"pes yani pes" diye ignesini çikartmis.. papaz da bu sirada ; ". peki havva
ikinci kez hamile kaldigi zaman adem'e ne demistir? "diye sorarken kadin
bütün gücüyle igneyi adama batirmis ve adam can havliyle bagirmis:
"bana bak yettı artık.. o elindekini bana bır kez daha sokarsan
yemın edıyorum tuttugum gıbı koparacagım ..

Hamdolsun...

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafindaki güzelliklere bakiyormus. "Evrim ne özellikler yaratiyor!" diye düsünüp mest oluyormus. Birden arkasinda kocaman bir ayi belirmis ve onu kovalamaya baslamis. Adam bütün gücüyle kaçiyormus ama her arkasina bakista ayinin daha yaklasmis oldugunu farkediyormus. Dakikalarca süren bir kaçisin sonunda adamin ayagi yerdeki dala takilmis, ayi adamin üzerine atlamis, pençesini kaldirmis. Tam vurmaya hazirlanirken adam "TANRIM!!!" diye bagirmis.
Bir anda zaman durmus, ayi donmus, ormandaki nehir bile akmaz olmus. Bir anda orman kararmis ve gökyüzünden bir isik hüzmesi adamin üzerine parlamis. Çok derinden gelen ilahi "Yillarca bana inanmadin,yaratilisi kozmik bir kazaya bagladin, sana bu durumda yardim etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymaliyim?" demis.
Adam utanç içinde: Biliyorum bunca yildan sonra dindar biri olmayiistemem haksizlik,ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demis. Ses: Peki." diye karsilik vermis ve isik kaybolmus. Nehir tekrar akmaya baslamis.dönmüs. Ayi pençesini indirmis, iki pençesini de göge dogru çevirmis, ve konusmaya baslamis:
"Tanrim, senin rizkinla orucumu açiyorum, hamdolsun verdigin nimetlere."

23 Mart 2009 Pazartesi

Mahkeme soruları

Asağıdakiler mahkemelerde avukatlar tarafından sorulmuş gerçek sorulardan derlenmiştir. "Reha Muhtar'dan daha salakça soru sorulabilir mi?" diye bir soruyla karşılaşınca artık "evet" diyeceksiniz!..

"Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?"

"En genç olan oğlunuz, hani şu 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?"

"Resminiz çekilirken orada mıydınız?"

"Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?"

"Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi, yoksa siz miydiniz?"

"Sizi öldürdü mü?"

"Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?"

"Oradan ayrılana kadar, orada mı kaldınız?"

"Kaç kere intihar etmeyi başardınız?"

Soru: "8 Ağustos'ta mı hamile kaldınız?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Peki o anda siz ne yapıyordunuz?"

Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Kaçı erkek?"
Cevap: "Erkek yok."
Soru: "Hiç kızınız var mı?"

Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?"

Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız, değil mi?"
Cevap: "Evet, Avrupa'ya..."
Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?"

Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?"
Cevap: "Ölüm sebebiyle."
Soru: "Kim ölmüştü?"

Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?"
Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı."
Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mı?"

Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?"
Cevap: "Bugüne kadar ki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım."

Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mı? Şimdi, hangi
okula gidiyorsunuz?"
Cevap: "Sözlü."

Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?"
Cevap: "Akşam 8:30 civarında başladık."
Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?"
Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş, neden otopsi yaptığımı merak
ediyordu."

Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mı?"
Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."

Soru: "Otopsiye başlamadan önce Bay ___'in nabzına baktınız mı doktor?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Kalbini dinlediniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "O halde siz otopsiye başlarken Bay ___ hala yaşıyor olabilir,
değil
mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?"
Cevap: "Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi."
Soru: "Yine de hasta hala yaşıyor olamaz mıydı?"
Cevap: "Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor
olabilir."

22 Mart 2009 Pazar

MEMLEKETİM İNSANI ....................))))))))))))))))))))))

Yurdum insanları hani bazı olaylar, sözler, durumlar vb. vardır. bizim insanımızdan başkasına nasip olmaz. işte onlardan bazıları...


"nerelisin?" sorusuna cevap aldıktan sonra otomatikman "içinden mi?" diye sormak.
Amca, hala, dayı, teyze, görümce, kayınço, enişte, elti, bacanak, kaynana, kayınpeder, baldız, yenge, amcaoğlu, halaoğlu, dayıoğlu vb. gibi akrabalık terimleri.
Gelin-kaynana çekişmeleri.
Sigarayı çoraba veya kulak arkasına koymak.
Düğünlerde, eğlencelerde, toplantılarda vb. içip içip olay çıkartmak.
Kurufasulye-pilav-cacık, at-avrat-silah, devlet-mafya-polis, kavun-beyaz peynir-rakı, metin-ali-feyyaz, karpuz-peynir-ekmek gibi üçlemeler.
Yürüyüş veya dolaşma esnasında eline tesbih, değnek, sopa vb. almak.
Yabanci dil ogrenirken once kufurleri ogrenmek, yabancilara turkce ogretirken once kufurleri ogretmek.
Yolculuk esnasında yanındakine "yolculuk nere hemşerim?" diye sorarak muhabbete başlamak.
Çırak-kalfa-usta ilişkisi.
Büyüklerin yanında sigara içmemek, bacak bacak üstüne atmamak.
Mektuplarda "büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden" öpüp "kestane kebap, acele cevap" beklemek.
Kendini tanıttıktan sonra diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilemek.
Japonları kastederek "adamlar yapmış abi!" demek.
Ortaokul ve lisedeki anı-hatıra defterlerine yazarken "bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için..." diye başlamak.
"bizim askerdeyken bir çavus vardı" diye başlayan askerlik anıları.
Ütü ütülemek, su sulamak, boya boyamak, uyku uyumak, yangın yanması, ölü ölmesi vb. gibi dumur yaratan deyimler.
"geldiniz mi?" veya "siz mi geldiniz?" gibi gereksiz sorular.
"kim o?" sorusuna "ben!" diye cevap vermek.
Telefonu açan kişiye kendini tanıtmadan "orası neresi?" veya "sen kimsin?" gibi sorular sormak.
Neredeyse herkese, herşeye takma isim bulmak.
Misafir gelince hemen çay suyu koymak.
Paraları cüzdana veya cebe koyarken ataturk resimlerinin aynı tarafa gelmesine dikkat etmek.
Lokanta vb. gibi yerlerde masaları birleştirerek oturmak.
Büyüklerin "biz sizin yaşınızdayken" diye başlayan cümleleri...
Düğünlerdeki takı merasimleri.
Otobüs, uçak, hastane vb. gibi cep telefonu kullanmanın yasak olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşmak.
Yüzsüzce rüşvet istedikten sonra abartıp "helal et" demek.
Bir işe başvururken muhtardan onaylı ikametgah, fotoğraf, nüfus cüzdanı sureti, noterden onaylı diploma fotokopisi, askerlik belgesi vb. gerekmesi.

kadın ve erkek atışırsa :)))))))

kadın: kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değişmiyor
erkek: sizin kişiliğiniz beraber olduğunuz erkeğin cüzdan gücü ile değişiyor

kadın: kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması yada bir aracın bizi sollaması hiçbir şey ifade etmez
erkek: bizim için de çevremizde diğer hemcinsimizin sahip olduğu mücevherat veya üzerindeki pahalı giysi hiçbir şey ifade etmez

kadın: kas olacak diye bir zorunluluğumuz yok
erkek: selülitler olmayacak gibi bir zorunluluğunuz var ama...

kadın: aşık oluyoruz... korkmadan.
erkek: biz de oluyoruz... Azıcık ödümüz patlıyor ama sebep olanlar utansın

kadın: her sabah tıraş olmak zorunda değiliz.
erkek: valla ben tıraş olmayı ağda yaptırmaya tercih ederim şahsen.

kadın: biribirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz.
erkek: vahşi bakışlarla birbirinizin gözünü oyduğunuz kıskançlık, haset, çekememe sporlarıyla yeterince uğraşıyorsunuz.

kadın: hiç iki kadının silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu?
erkek: hiç iki erkeğin "aman tanrım benim elbisemin aynısını giymiş" diye mahvolduğunu duydunuz mu?

kadın: horlamıyoruz
erkek: halt etmişsiniz, hatta hıçkırmıyor, geğirmiyor ve hapşurmuyorsunuz da. Yoksa siz insan değilmisiniz? Size afrodit diyebilirmiyim

kadın: az bildiğimiz bir şey üzerinde çok fazla konuşabiliriz.
erkek: yani çok konuşup hiç bir şey söylemezsiniz

kadın: birbirimize eşek şakaları yapma adetimiz yoktur.
erkek: çevrenizde ki diğer hatunlar hakkında senaryo dedikodular üretme alışkanlığınız var ama

kadın: tükürmeyiz
erkek: kırıtmayız!!

kadın: sanat eserlerinin % 90'ı kadınlardan esinlenilmiştir.
erkek: sanat eserlerinin % 90'ı erkekler tarafından yapılmıştır.

kadın: askere gitmiyoruz
erkek: hamile kalmıyoruz

kadın: kol saatimiz de aynı zaman da hesap makinası, takometre, barometre, termometre ve radyo olması gerekmiyor.
erkek: çantamızda ruj, allık, pudra, yedek çorap, ıslak mendil, vs taşımamız gerekmiyor.

kadın: doğum günü evlilik yıldönümü gibi özel günleri parmağımıza kırmızı iplik bağlamadan da hatırlayabiliyoruz
erkek: ütüyü fişte, yemeği ocakta, arabanın anahtarını kontakta unutmuyoruz. bunlar daha faydalı.....

50 bin lira

50 Bin Lira
Adamın biri ölmüş ve mahşergünü günah ve sevapları
hesaba çekiliyormuş . Derken hesaplayan melek
demişki : -Sizin günahlarınız sevaplarınızdan
çok az fazla geldi bir sevabınız daha olsa
cennete gideceksiniz. Adam uzun uzun düşünmüş ve
hesap eden meleğe demişki: -Ben 30 yaşındayken
bir dilenciye 50 binlira vermiştim demiş ve
melek bakmış amel defterine gerçektende doğru.
Tekrar tartmış ve günah ve sevapları eşit gelmiş ...
melek cennete mi yoksa cehenneme mi göndereceğini
Azrail'e sormuş demişki: - Bu adam 30 yaşında
iken dilenciye 50 binlira para vermiş , bu sevabı da
sayarsak adamın günah ve sevapları eşit çıkıyor ,
ne yapalım demiş?
Azrail de demiş ki;
VERİN 50 BİNLİRASINI ATIN CEHENNEMEEE!!!

Bir gün

Bir Gün
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.. Bavullarını
gösteriyorlar. Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü
yanlarında durmuş. İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot
inmişler.Yolcular fena halde şaşırmışlar.Nasıl şaşırmasınlar.
Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston. Kolunda üç noktalı
bant,yardımcı pilotun elinde bir köpek taşması.Tasmanın
ucunda bir köpek.Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa.
Günlerden bir nisan değil ama, "Şaka herhalde" demiş
yolcular, doluşmuşlar uçağa.Uçak pistte hızla ilerlemeye
başlamış. Yolcuların gözleri camda, uçak hızlanmış..
Yolcular endişelenmeye başlamışlar.Uçak daha hızlanmış.
Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış.Uçak iyice hızlanmış.
Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye başlamışlar. Uçak
son hıza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış.
10 metre sonra betonun bitip çimlerin başladığı gören
yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar.Tam o anda da
kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş.Uçak tam pist
biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış.
Kaptan pilot arkasına yaslanmış. Derin bir nefes
almış ve yardımcı pilota dönmüş:
-"Biliyor musun?" demiş,"Bir gün çığlık atmayacaklar ve
hepimiz öleceğiz!

Hırsız

Hırsız
Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer.
Karanlık koridorda,yaktığı küçük el fenerinin
ışığında ilerlerken bir ses duyar,

-İsa seni izliyor!

Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız,
bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam
eder.
Tekrar aynı sesi duyar:
-İsa seni izliyor!

Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye
başlar ve bir papağan görür.

-Bunu sen mi söyledin? diye papağana sorar.
Papağan:
-Evet, yalnızca seni uyarmak için, der.
Hırsız:
-Ne! Beni uyarmak mı! Kimsin sen? Adın ne senin?
Papağan:
-Musa, diye cevap verir.
-Musa? der hırsız, hangi salak bir papağana
Musa adını koyar ki!?
Kuş cevap verir:
-Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran Dobermana
"İsa" adını veren salak olabilir!

çapkın erkeklereee :)))

Erkek: Bana isminizi bagislar mısınız?
Kadın: Neden? Sizin yok mu?

Erkek: Ben bir fotografçıyım ve ne zamandır sizinki gibi bir yüz arıyordum.
Kadın: Ben de estetik cerrahım ve ne zamandır sizinki gibi bir yüz arıyordum.

Erkek: Sanırım sizinle daha önce bir kez çıkmıstık ya da iki kez?
Kadın: Sadece bir kez çıkmış olabiliriz, çünkü aynı hatayı ikinci kez yapmam!

Erkek: Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsunuz!
Kadın: Sanırım doğarken sizin payınızı da ben almışım.

Erkek: Bu cumartesi benimle çikar mısınız?
Kadın: Üzgünüm, bu cumartesi başım ağrıyacak.

Erkek: Birçok erkeğin başını döndürüyor olmalısınız.
Kadın: Siz de birçok kadının midesini bulandırıyor olmalısınız.

Erkek: Sizi çok mutlu edebilirim.
Kadın: Nasıl? Gidiyor musunuz?

Erkek: Size evlenme teklif etsem, ne cevap verirdiniz?
Kadın: Bir sey diyemezdim muhtemelen, çünkü gülerken konuşamam.

Erkek: Sizi sinemaya davet edebilir miyim?
Kadyn: Ben o filmi gördüm.

Erkek: Hayatım boyunca neredeydiniz?
Kadın: Sizden saklanıyordum.

Erkek: Hayatım boyunca neredeydiniz?
Kadın: Hayatınızın geri kalanında da olacagım yerde,
rüyalarınızda.

Erkek: Sizi daha önce bir yerde görmüş gibiyim...
Kadın: Evet, o yüzden artık oraya gitmiyorum.

Erkek: Bu koltuk bos mu?
Kadın: Evet, ama oturursanız bu bosalacak.

Erkek: Ne isle mesgulsünüz?
Kadın: Kadın taklidi yapıyorum

yapıştım

bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş,bir sürü hastane gezmiş fakat hiç akıllandığına kanat getirilen deliye raslanmamış. en sonunda bir hastaneye gitmiş birde bakmışki bütün deliler zıplıyor. hemen onlarla ilgilenen doktorlarlara sormuş bunlar neden böyle zıplıyorlar doktor demiş bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar demiş. birde öbür tarafa bakmış bir tanesine zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş hemen ona yaklaşarak sormuş sen neden zıplamıyorsun ben tavaya yapıştım demiş.

Berber

Bir rahip berbere gider. Saçlarını kestirir.
Berbere teşekkür eder ve borcunu sorar..
"Muhterem Peder" der berber.. "Siz
kutsal bir insansınız. Sizden nasıl para alabilirim.
Sizi tıraş etmek dükkanım için şereftir."

Rahip tekrar tekrar tesekkür eder ve gider.
Berber ertesi sabah dükkanı açmaya
geldiginde kapısında 12 altın lira bulur.
Birkaç gün sonra bir Budist rahip gelir
dükkana. Saçlarını kestirir, borcunu sorar.
Berber saygı ile eğilir: "Siz ruhani bir
lidersiniz.. Sizden nasıl para alırım. Sizi
tıraş etmek dükkanım için şereftir."

Budist rahip teşekkür eder gider. Berber ertesi
sabah dükkanı açmaya geldiğinde, kapısında 12
yakut bulur. Ertesi hafta bir haham girer dükkandan
içeri. Saçını kestirir ve elini cüzdanina atar..
"Sakin ha" der berber.. "Siz bir inanç
adamısınız.. Sizden nasıl para alırım ben.
Dükkanımın konuğusunuz.. Güle güle gidin.."
Haham gider.

Berber ertesi sabah dükkani açmağa gelir. Kapıda
12 haham vardır.

Ayna

Köylü adamın biri iş icabı kasabaya inmiş.
Dönerken karısına hediye olsun diyede bir ayna
satın almış.Eve geldiğinde de daha önce hiç ayna
görmeyen karısına aynayı vermiş.

Karısı aynaya bakınca ağlaya ağlaya anasının
yanına koşmuş,"Ana ana bak oğlunun yaptığına
bunca yıldan sonra üzerime kuma getirmiş"
diyerek aynayı anasına uzatmış.

Anası aynaya bakınca
"Tü gözün kör olmasın damat bu karı hem
yaşlı hem çirkin.."

zayıf not

Üniversite son sınıf öğrencisi
yazılı sınavından kalınca doğru
hocasına gider:
-"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı
önlüyor ve beni cezalandırıyorsunuz.
İşin bu yanını hiç düşündünüz mü?"
-"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi
ölçmek, yeterli olmayanı sınıfta
bırakmak değil mi?"
-"İyi. O zaman size bir teklifim var.
Bir soru da ben size soracağım.
Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu
kabul edip sınıfta kalacağım.
Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı
geçirteceksiniz.
(Hocanın keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.)
Ve öğrenci sorar:
-"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir?
Mantıklı olup, yasal olmayan nedir?
Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz.
İddia gereği öğrencisine iyi not vererek
sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır.
Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır,
olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip
bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir:
-"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir
kadınla evlisiniz.Bu yasal ama mantıklı
değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var.
Bu mantıklı ama yasal değil. Siz karınızın
sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması
gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz.
Bu da ne mantıklı, ne de yasal."

BİLİŞİMCİ İmam

İmam Bilişimci Olunca Vaazı Da Böyle Olur....

Bu kainatın öyle bir donanımcısı vardır ki, bütün mevcudatı ve onların içinde yeryüzünü create etmiş ,güneşi bir power source,ay'ı bir sistem clock yapmış. O power source'dur ki kesintiye uğramaz.Ve o system clock'tur
ki şaşırmaz.O donanımcının ilminin ve sanatının nihayetsizliğini gösterir.

Ayni zamanda öyle yüce bir programcıdır ki,şu muazzam dünya üzerinde çalışacak şekilde koca hayat programını yazmış,yüz binlerce yıldan fazladır, error verilmeden crash ettirmeden çalıştırıyor.

Eğer onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu anlamak istersen ,önce kendine bak.Gözünle göremediğin küçücük bir hücrene bütün kodunu save etmiş ve
yine o küçücük hücreden execute ettiriyor.

Madem ki DNA'nın bir program olduğu apaçıktır ve bir program programcısız olamaz demek ki senin programcılığın o büyük zatın programcılığına ancak bir ayna hükmündedir.

Yine seni hücrelerden oluşturduğu network'ün içinde sinirsiz
protokollerle hücrelerini birbiriyle konuşturduğu gibi, senin de diğer insanlarla türlü
dillerde ve protokollerde konuşabilmen için gerekli donanımı yanına vermiştir, öylece de gördürüyor, konuşturuyor ve dinletiyor.

Ve sen, etrafındaki bütün cisimlerden haber alasın diye ışık, ses gibi türlü media hazırlamış kullandırıyor ve sen bunları keşfeder kullanır fakat bir yenisini ekleyemezsin. O halde öyle büyük bir network uzmanı
vardır ki senin her türlü ihtiyacını bilir, ona göre teçhizatını verir.
Senin network'çülügün O'nun sonsuz ilminden sana verdiği bir küçük parça ve bir büyük nimettir.

Arkadaş aldanma! Şu güzel dünya hayatı programı bir sınırlı süreli bir trial versiyondur, görüyorsun ki elde ettiğin mali mülkü hiç bir surette save edemiyorsun. Öyle ise, bu kainat yazılımını yazanı tanı. Hem hiç mümkün müdür ki bir programcı bu kadar güzel bir program yapsın ve yaptığı programda about bölümü koyup kendini tanıtmasın.

Öyle ise bu kainatın en büyük donanımcısı, programcısı, metworkçüsü ve system administrator'ı olan zatın heryere işlediği about bölümlerini gör, öğren, full versiyonu kazanmak için çalış. Unutma ki hiç bir hareketin atlanmadan çok dikkatli loglar tutuluyor....

İnterneti Türkler Bulsaydı

İnternet ve Biz
İnterneti "Bürokratlarımız" Bulsaydı:

Bilgisayar açılış mesajları :- Ad Soyad girin
- Şifrenizi girin
- İkametgâh girin
- Nüfus sureti girin
- Annenizin genc kızlık soyadını girin

İnternette gideceğiniz adresi yazdıktan sonra ekrana gelen mesajlar :
- Emin misiniz?
- Ciddi misiniz?
- Bak son defa soruyorum!
- Günah benden gitti, bağlıyorum.

e-mail almak icin yapılması gerekli işlemler :1. Nüfus Cüzdanı aslî ve noter tastikli fotokopisi
2.İkametgâh senedi
3.Savcılıktan iyi hâl kağıdı
4. 6 fotoğraf
5.Son 3 ay içinde alınmış isme tescilli elektrik,su,doğalgaz faturası
(ödenmiş olacak)
6. Erkek kullanıcıların Askerlikle ilişkileri olmadığına dair tecil belgesi veya teskere belgesinin Noter tasdikli sureti.
7. 18 yaşını doldurmamış kullanıcılarda velilerinin yazılı izin belgesi...
Not: İnternet e-mail kullanım depozitosu 400$ olup aylık 50 milyon kullanım ücreti alınacaktır faturasını ödemeyen abonenin e - maili kesilir.
(not: İnternet İşleri Genel Müdürlüğü, hiçbir tebligat yapmadan abonenin e-mail adresini önceden haber vermeden kapatma veya değiştirme hakkına sahiptir)

Bağlanamama mesajları :- Bu siteye giriş İnternet Yüksek Konseyi tarafindan yasaklanmıştır.
- Çocukların zihinsel gelişimini engellediğinden bir (1) gün süre ile kapatmıştır.
- Site, borcundan dolayı kapatılmıstır
Bağlanma mesajları :
- Sitemizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz, sitemize girmekle artık sadece bizim sitemize geleceğinize ve başka hiç bir adrese gitmeyeceğinize dair bir anlaşmayı kabul etmiş oluyorsunuz. Bu durumu kabul ediyorsanız "Evet", etmiyorsanız "Evet" tuşuna basın. İhtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri geçerli olacaktır.

Hata mesajları :- Ulaşmaya çalıştığınız bilgisayarın mahallesinde elektrikler kesik olduğundan bağlantı kurulamıyor.
- Eksik tuşa bastınız, lütfen tekrar deneyin.
- "Q" harfine bastınız, bu durumun bir yanlışlık sonucu olduğuna inanıyoruz, Bir kez daha "Q" harfine basmanız halinde bilgisayarınız takibe alınacaktır.
- Hatasız bilgisayar olmaz.
- Kime şikayet ederseniz edin

Öp Beni...

Delikanlı sevgilisini aksam eve bırakır.Evin önünde masum bir

Fısıltıdan sonra ateşlenir.Bir elini duvara dayayarak

- "Beni bir öper misin"..

Kız:

- "Deli misin evin önünde annemler görür" der..

Erkek:

"Ne olacak canim bu saatte kim görecek, ne olur seni çok seviyorum...

Kız:

- "Ben de seni ama olmaz..."

Erkek çok ateşli tabi devamlı ısrar eder. Bir ara aniden merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kız kardeşi belirir.

Küçük kız:

- "Babam diyor ki öpecekse öpsün, gerekirse ben öpecekmişim, o da

Olmazsa kendisi gelecekmiş ama o hayvan oğlu hayvan söyle elini

Diyafon düğmesinden çeksin dedi''